Bu kesinlikle B7 degil, Arka Kelebek Camlarindan ve Aynasindan belli . Mert abimin araci bu durumda görmek cok zor olurdu
Konuyu Değerlendir: Güncel Değerlendirme :
Bugün Ankaraya kar yağdı,
Şöyle tutsa da her taraf bembeyaz olsa diye baktık, ama tutmadı.
Bugün Ankaraya kar yağdı,
Şöyle tutsa da her taraf bembeyaz olsa diye baktık, ama tutmadı.
Bu kesinlikle B7 degil, Arka Kelebek Camlarindan ve Aynasindan belli . Mert abimin araci bu durumda görmek cok zor olurdu
Bu kesinlikle B7 degil, Arka Kelebek Camlarindan ve Aynasindan belli . Mert abimin araci bu durumda görmek cok zor olurdu
burası sibiryamı kaybolmuş araba
burası sibiryamı kaybolmuş araba
Konu mert tarafından (24 12 2011 Saat 23:42 ) değiştirilmiştir.
Mert Abi Yine Yıkmış Ortalığı, Gerçekten Muhteşem Görüntüler Hani Bazı İnsanlar Vardır Ellerinde Harika Makinalar Vardır Çekemezler Ya, Mert Abi Açıları Mükemmel Derecede Yakalıyor ve Gerçekten Çok İyi Kareler Alıyor...
Mert Abi Yine Yıkmış Ortalığı, Gerçekten Muhteşem Görüntüler Hani Bazı İnsanlar Vardır Ellerinde Harika Makinalar Vardır Çekemezler Ya, Mert Abi Açıları Mükemmel Derecede Yakalıyor ve Gerçekten Çok İyi Kareler Alıyor...
Bakın, gitmiş bile...
Lastiklere Bayıldım, Bunlardan Bizim TR'de Var Mı Ya ?
Lastiklere Bayıldım, Bunlardan Bizim TR'de Var Mı Ya ?
Sercan Ayıp Oluyor Ama DH Falan :D Yapma Bu Kadar :D
Gümüş kaplanın baya bi kar görmüşlüğü varmış.
Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.
Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.
Pek ilgi çekmemiş herhalde...
Ustam büyük bir zevk ve merakla okudum çok güzel yazmışsın öncelikle onu dile getirmek istedim.Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.
Gerçekten harika bir deneyim ve tecrübe olmuş dediğin gibi kendine güvenmemek gerekiyor özellikle böyle doğa olaylarında tedbiri elden bırakmamak lazım...
Ustam büyük bir zevk ve merakla okudum çok güzel yazmışsın öncelikle onu dile getirmek istedim.Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.
Gerçekten harika bir deneyim ve tecrübe olmuş dediğin gibi kendine güvenmemek gerekiyor özellikle böyle doğa olaylarında tedbiri elden bırakmamak lazım...
Sadece fotoğraflar değil de bu tarz hikayeleri de paylaşalım demek istemiştim...
Sadece fotoğraflar değil de bu tarz hikayeleri de paylaşalım demek istemiştim...
yaşadığın olay bizede tecrübe oldu
klavyeye döktüğün için teşekkürr ederim eline sağlık
Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.
yaşadığın olay bizede tecrübe oldu
klavyeye döktüğün için teşekkürr ederim eline sağlık
Hep fotoğraf koymak olmaz değil mi; daha önce DH'de paylaştığım bir anımı paylaşayım sizlerle.
Sene 2003, yıl başı zamanları, havaların soğuk ve karlı olduğu zamanlar. Altımda da 1989 model bir Kartal var, Afyon Bolvadin'e bir iş seyahati yapmam gerekiyor. Ayrıca orada ve yolda da bir kaç yere uğramam gerektiği için arabayla gitmem gerek. O güne kadar çok güzel giden havalar, nedense o gün bozuldu, İzmir tarafında yağmur yağmaya başladı. Televizyon'da da Afyon tarafının karlı olduğunu ve bir kaç gün daha süreceğini söylüyor, ama ertesi günü yağacağını söylüyor, yani o gece en fazla yağmur olur. Ben de ertesi günü gitmek yerine o gün akşamüstü yola çıkmak istedim, tahminlerime göre akşam 11-12 gibi varacağım yere varır, otelde de kalırım diye düşünüyorum. Bir kaç kez yurtdışında kar'da araba kullanmış birisi olarak kendime de epey bir güveniyorum, o yüzden zincir almaya falan da gerek duymadım, çünkü kar yağsa bile ben hallederim.
Yola çıktım. Uşak'a kadar soğuk ama yağmurlu bir havada vardım. Uşak'ta karla karışık başlayan yağmur, sonra iyice kara çevirdi, ben de acele etmeye başladım, iyice kar kalınlaşmadan varayım diye. Banaz'a 10 km kala kar iyice bastırdı, hava da karardı, yerler iyice kalınlaşmaya başladı. Sonra bir benzinlik yakınlarında (hala her geçişimde o benzinliğe uğrarım) araçları geçirmemeye başladılar. Kamyonlar tek sıra halinde sıralanmışlar, aralarında hiç otomobil yok. Otobüsler vızır vızır geçiyor, ama kamyon ve küçük araçlara geçiş yok, polisler yolu kesmiş. Gittim, rica ettim, vaktimin az olduğunu söyledim. İzin verseler bile karşıdaki rampayı tırmanamayacağımı, yolu da tıkayacağımı söylediler, eğer zincirim varsa, takarsam geçirebileceklerini söylediler. Bende de zincir yok, benzinlikte bereket lastikçi varmış, lastikçide kesin zincir vardır diye gittim, sordum, hiç kalmamış, benim gibi her gelen almış, fiyatına falan bakmadan takıp geçmişler. Zincir yok, ne yapsam, ne yapsam. Sabaha kadar bekleyecek olsam, sabahın olmasına en az 9 saat var, nerede kalacağım, Kartal da ne ısıtır ya, geri dönmek de işime gelmiyor, gitmem lazım, yolu yarılamışım. Gittim polise bir daha rica ettim, işim olduğunu illa ki gitmem gerektiğini söyledim, rampayı da yavaş yavaş dahi olsa çıkabileceğimi söyledim. Adam da kötü bir durumda sorumluluk kabul etmeyeceğini söyleyerek izin verdi, tipiye çeviren yağış altında zincirsiz olarak yola çıktım. Yol da önce tatlı bir iniş, sonra da 1 km kadar bir rampa, fakat yol düz. Hafif hafif indim, sonra çıkmaya başlarken yolun tam ortasında araba hafif kayar gibi oldu, durdum, kargo kamyonları ile otobüsler yanımdan vızır vızır geçiyorlar, bana da hiç bakmıyorlar, öyle bir yer ki, dururlarsa onlar da kalkamazlar oradan, kalırlar öylece. Sonra attım ikiye, ağır ağır, uğraşa uğraşa o tepeyi çıktım, nasıl olduysa. Daha sonra yol düzeldi, düz yoldan Banaz'a kadar vardım. Tipi de Banaz'da iyice bastırdı. Banaz'da bir kenara çektim, acaba kalsam mı, gitsem mi diye düşünürken yoldan gelen kamyonculardan bazılarına sordum, yol nasıl diye. Banaz'dan sonra meşhur bir Dumlupınar yokuşu vardır, kamyoncular da oraya kısaca Dumlu derler, orada çok araçlar yolda kalır, karda hiç çıkamazlar. Kamyoncular, yolun açık olduğunu ama zincirsiz olarak kesinlikle Dumlu'yu çıkamayacağımı söylediler. "Zincirin varsa çıkarsın" dediler. Bir yerde lastikçi buldum, sordum zincir var mı diye, benim lastiğe göre yok ama biraz daha büyüğüne göre varmış. Ben de çaresiz onu aldım, fakat orada çok büyük bir hata yaptım, yine kendime güvendiğim için, biraz da konforu ve yolda yapacak olduğu takırtıyı düşünerek lastikçiye sadece tek lastiğe zincir takmasını söyledim, adam ikinciye de takalım diye ısrar etti ben reddettim. Tek zincirle ama diğer zinciri de yanıma alarak yola çıktım. Fakat o arabayla, o halde gerçekten oraya kadar herkes o cesaretle gelemezdi, gerçekten iyi gelmiştim, ama o kör cesaretin de işte bir sonu vardı.
Meşhur Dumlu'nun rampasına varmadan son düzlükte yolda kar kalınlığı şöyle 5 cm kadar yüksek haldeydi. Orada nasıl olduysa araba yerinde şöyle bir kaydı, ben toplamaya çalışırken yan taraftaki şarampole 2 metre kadar burnu girdi, takıldık kaldık. Saat gece 11.00 Arabayı çeşitli şekillerde geriye çıkarmaya çalıştıkça araba iyice gömüldü. Yoldan geçen arabalardan yardım istemeye çalışıyorum, onlar da bana "arabayı bırak gel, karayollarının elemanları arabayı çıkarır, sen de sabah alırsın" diyorlar. Yok ben kabul etmiyorum, arabayı çıkaracak bir halatım da yok aksi gibi. Kör kurşun gidiyoruz. Geçen kamyonlar bende varsa halat, çekelim dediler, ben de onlardan istiyorum, onlarda da yok. Karayollarından da bir Allah'ın kulu gelmiyor, karşıdan gelenlere sorduğumda greyder ve kamyonların yukarda çalıştıklarını söylüyorlar. Hey Allah'ım, ne yapsam. Geçen kamyonlara el sallamaktan, yardım istemekten bitap düştüm, arada bir arabaya giriyorum, çalıştırıp kaloriferi de çalıştırıp ısınmaya çalışıyorum, arada bir de deniyorum geri geri. Arabada hasar yok ama burnu tamamen karın içinde, çıkmıyor. 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum dışarı, yine yardım bekliyorum, gidenlere söylüyorum, oradaki karayollarını görürlerse buraya bir araç göndersinler diye. Gene gelen giden yok. Sabah 5'e kadar tam 6 saat boyunca orada öyle bekledim, arabanın başında, iyiki de donmamışım. Sırtımda palto, başımda şapka var ama dışarda da sürekli, kesintisiz yağan bir tipi var.
Nihayet güneş doğunca k.yolları araçları geldiler, bir kamyonla arabayı bir defada çekip çıkardılar, sonra tekrar geri döndüm, en yakın benzinliğe girerek önce güzel bir çay içtim, içimi ısıttım, zira çok üşümüştüm, sonra oradaki lastikçide diğer zinciri de taktırdım ve o zincirli haliyle sabahleyin o Dumlu yokuşunu büyük bir zevkle çıktım. Kar durmuştu ama benden başka da sadece bir kaç tane otomobil vardı çıkan, onların da tamamı zincirliydi.
Çok büyük tecrübe oldu, "yeniden öyle bir şey yapar mısın" deseler, "asla" derim. Mutlaka her iki lastiğe (çekişin olduğu lastikler) de zincir takılarak karda yol gidilmeli, asla kendine güvenmemeli ve mutlaka tedbiri elden bırakmamalı. Oradan her geçtiğimde de bu hatıramı orada acı acı hatırlarım.
Aklıma geldi, paylaşayım dedim.