Taner Göde Nickli Üyeden Alıntı
Hafta İçi CC İşe Evden İşe Gitme Merasimim.
- Sabahları 06:30'da aşağıya inerim. CC'ye yaklaşınca benim ayrılmaz bir parçam olan çantamı sağ elime alırım, sürücü kapısını sol elimin dört parmağı yukarıda ve başparmağı sensöre dokunacak şekilde kavrarım, anahtarsız çalıştırma beni hemen algılayarak kapıları açar, camları 5 mm indirir, leaving home sistemini açar. Ben de kapıyı 2 saniye sonra açarım, çantamı söylemeyeceğim bir yere koyarım, kemerimi bağlar, fren pedalına basar, ENGINE START STOP tuşuna dokunurum. Gösterge panelinde selamlama gerkeşleşirken 1.4 TSI 16V DOHC motorun kompresörü homurdanmaya başlar, turbo sinirlenmesin diye göreve erken başlar. RCD 510 canlanıp 104.4'ten RadyoD'yi açar, ama Hakan Gündüz henüz gelmemiştir, KBK ve SŞS da ortalıkta yoktur, Türk Pop Müziği ile 7-DSG'nin seçme kolunu "R" konumuna alırım ve 7 metre geriye giderim, sonra apartman otoparkının çıkışına doğru yönelirim. İtalyan malı uzaktan kumanda tuşuna tam öyle bir yerde basarım ki CC aşağıya süzülene kadar kapı tam açılır.
- Ana caddeye çıkarım, hemen önünde hız tümseği var. Yavaşça üzerinden geçerim, 500 metre sonra Kurttepe Kavşağı var ama yol dar olduğundan park etmiş araçları da hesaba katarak yan yana 2 araç gidilemeyeceğine dikkat eder, önümde giden aracı mecburen takip ederim. Yeşil ışık tam 15 saniye yanıyor, yatak odamdan gördüğüm için biliyorum, son 5 saniyesi de fasılalı ama kırmızı da 30 saniye yanıyor. Ne yazık ki çok sorunlu bir kavşak, ama en azından biraz geniş, kırmızıya pek dikkat edilmiyor, sakıncalı durumlar ortaya çıkıyor. Burası Alparslan Türkeş Bulvarı, "Metro Yolu" olarak da bilinir. Gündüzleri radar koyarlar, çünkü basmaya müsaittir, boş olduğunda 140 km/h'ya kadar çıkmak mümküdür. Sıradaki kavşak TEM ve Mavi Bulvar geçidi, önce aşağıya iniyor ve ışıklarda bekliyoruz, sonra yokuş çıkıp TEM'i ve Kuzey 2 Nolu Sulama Kanalını geçiyoruz ve yolun en kötü yerine geçiyoruz, yaklaşık 3 km, dar ve köy yolu, asfaltı berbar, zaten çukur da buradaydı. Sağda araç park ettiğinde yol 1 araçlık oluyor, sabahları da burada sıkıştıran ve basan çok oluyor.
- Geliriz adını "Yolçatı" koyduğum Adana'nın değil Dünya'nın en berbat kavşağına. Altında Kuzey 1 Nolu Sulama Kanalı, üstünde Hafif Raylı Metro Sistemi, sağında ve solunda Kıyıboyu adında 4 bulvar, bir de Tellidere denilen ve 100.000 kişinin yaşadığı mahallenin ortasından gelen cadde ile birleşince ve gündüz olduğu kadar gece de hareketli olan bir tür sübkültür ortamının kavşağı, ama en kötü yönü ÇOK DAR, tüm Adana'nın araçları buradan geçiyormuş gibi kalabalık.Tek çözüm yarım saat erken gitmek, bir de Pazartesi okullar açılıyor ki eziyet tam başlıyor. Hasbelkadar burayı geçtik, Mücahitler Caddesi üzerindeki apartmanların bahçeleri istimlak edilerek yaratılan Alparslan Türkeş Bulvarının devamından sonra bir sıkışma noktası daha; DDY Altgeçidi! Burası yağmur yağdığında havuza dönen, araçların suda yüzdüğü resimleri Hürriyet Gazetesinin Çukurova Ekinden eksik olmayan DDY Altgeçidi! Sonra burayı "genişlettiler" de utanç ortadan kalktı ama yine de yetmiyor, çünkü hatalı genişletildi, bu nedenle altgeçidin yarısı kullanılamıyor.
- Öncesinde ve sonrasında trafik ışıkları olan kavşak ve alt/üst geçitlere ve köprülere alışık Adanalılar gazdan çok frene bastığı için hemen Yeni Vilayet kavşağına verıyoruz. Sola dönerken Sular Mevkii ve Gar'a, sağa dönerken Yeni Emniyet Müdürlüğüne, düz giderken de Çifte Minareli Camii (M. Nuri Sabuncu Camii'ne) gidiyoruz. Vilayetin önünde beleş otoparklar ve 100 tane ATM olduğundan ve servis otobüsleri personel indirdiğinden maaş gününde hengâme meydana geliyor. Mas Taksi Kavşağında bekliyoruz, sonra da Çifte Minareli Camii Kavşağında da bekliyoruz, düz giderseniz Ahtapot Köprü, sağa giderseniz Ortopedia ve Acıbadem, sola benim gibi dönerseniz Çarşıya gidersiniz, Ziyapaşa Bulvarı, Atatürk Caddesi Kavşakları kötü asfalt ve yama nedeni ile ızdıraptan farksız bir yol konforu sunuyor ama yapacak birşey yok, araç vitesleri kendisi değiştiriyor ama uçamyor daha. Atatürk Caddesinde sağa dönüp Konyalı bir müteahhiti 10 milyon TL zengin eden beş para etmez ALTGEÇİT'in olduğu Dörtyol Kavşağından karşıya, işyerimin olduğu yere varıyoruz.
Tüm bu yol boyunca her türlü cambazlık, makas, manevra, sıkıştırma, selektör, korna ile karşılaşmamak imkansız. Yolun yarısı iyi, yarısı kötü. Mecbur olunca dayanmak ortadan kalkıp yerine alışmak geliyor, başka yapacak birşey yok. Bu yoldan gitmek bile 8 km'yi buluyor ve iniş aşağı olduğundan ortalamayı 5 litreye düşürüyor. Ama akşam da acısını çıkarıyor.
Araç dar sokaklardan manervralar yapılarak üzeri kapalı otoparka yerleştiriliyor. Sabahları COLIN'S mağazasının vitrininde, akşam da bir OTEL'in giriş kapısındaki aynada aracımın dönen jantarını görebiliyorum. Park ettikten sonra açtığım gibi kapıyı geri kapatıyorum, bazen tetikliyor, bazen de ısırmadığından anahtarla kapatıyorum.
Otoparktan çıkarken CC'ye son bir defa daha bakıyorum.
Saygılarımla,
Taner Göde
Okurken kendimi anlattığınız o sokaklarda buldum ne çok özledim oraları eline sağlık Tamer Abi...