PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Çile Gurbetim Çile...



academian97
09 09 2012, 00:22
Yazıyı okurken ilk olarak bizim forumun gurbetçileri aklıma geldi, sonra da kendim :)




Çile gurbetçim çile...

Malatyalı Kaya ailesiyle beraber Almanya'dan çıktık yola. Hem bir gurbetçi ailesinin tatil için memlekete gidiş macerasını görüntüledik hem de yol boyu gurbetçi hikâyeleri dinledik. Osman amca, bugüne kadar yaklaşık 25 kez Türkiye'ye arabayla gidip gelmiş. Birçok gurbetçi gibi onda da çok yol hatırası birikmiş.

1978'de Almanya'ya göç eden Osman Kaya, yıllarca çeşitli yerlerde işçi olarak çalıştıktan sonra yedi sene önce kendi şirketini kurmaya karar vermiş. Şimdi uluslararası nakliyat işiyle uğraşıyor. Yıllarca sıladan gurbete, gurbetten sılaya, bazen karayolu ile son yıllarda ise çoğunlukla havayolu ile yolculuk yaptı. Bu yaz Türkiye'ye 'gelin almaya' gidecekleri için yola kalabalık çıktılar. Haliyle eski zamanlardaki gibi karayolunu tercih ettiler. Havalimanına geliş gidiş, aktarmalarda yaşanan zaman kaybı ve bilet fiyatlarının pahalı olması otomobil ile yolculuğu daha cazip kılmış. Ramazan Bayramı'nı Türkiye'de yani memlekette idrak edecek olmanın da heyecanıyla yola koyuldular. Osman amca, oğlu Muaz'a Aydın'ın Nazilli ilçesinden gelin alacak. Diğer oğlu Refik ile gelini Neşe düğünlerinden dokuz yıl sonra, torunları Hümeyra ve Enver ise hayatlarında ilk kez Türkiye'ye ayak basacak olmanın heyecanını yaşıyor. Osman amcaya bu uzun yolculukta, zaman zaman direksiyonu devrettiği eşi Zakire teyze ve yokluğunda Stuttgart'taki şirketini emanet ettiği büyük oğlu Ali'nin kızı Zakire Nur da eşlik ediyor.


Özel arabayla köye gitme heyecanı
Gurbetten sılaya yolculuğun başladığı ilk işçi göçünün üzerinden 50 yıl geçti. Her yolculuğun farklı bir hikâyesi var. Şimdilerde çoğunluk havayolunu tercih etse de hâlâ bazı gurbetçiler 1970'lerdeki gibi heyecanla arabasını Türkiye'ye sürüyor. Yaz ayları gelir gelmez köyüne, kasabasına özel otomobiliyle gitme özlemini yaşıyor. Biz de Malatyalı Osman Kaya ve ailesinin gurbetten sılaya olan yolculuk heyecanına şahitlik ettik. Bu arada yolda karşımıza çıkan diğer gurbetçileri de kadrajımıza aldık.
Kaya ailesi yola çıkmadan kendilerine 45-50 saat yetecek kadar yiyecek depolamış. Böylece yoldaki masraflar azaltılmış. Benzin ve otoban ücretleri ile sınır kapılarındaki zorunlu ödemeler dışında neredeyse hiç para harcamadan Türkiye'ye gelme planı yapıyorlar. Almanya'da başlayan yolculukta sırasıyla Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan geçilip Kapıkule'ye varılacak. Aslında bu güzergâh Osman amca için hiç de yabancı değil. Bugüne kadar yaklaşık 25 kez Türkiye'ye arabayla gidip gelmiş. Birçok gurbetçi gibi o da çok yol hatırası biriktirmiş. Büyük sıkıntılar çekmiş zamanında. Rüşvet ya da gurbetçiler arasında bilinen tabiriyle 'çorba parası', sınır kapılarındaki keyfi uygulamalar, araç kuyrukları, bozuk ve tehlikeli yollar... Özellikle eski Yugoslavya'ya ve Bulgaristan'a dair anıları hayli fazla. Bu ülkelerde en sık karşılaştıkları sorun rüşvet. Pasaportun içine para sıkıştırmadıkları takdirde bütün gün sınır kapısında bekletilir, arabadaki tüm eşyalar yola dökülüp didik didik aranırmış. Hatta rüşvet vermeyenler sınır kapısında 'görgüsüz Alamancı' muamelesi görürmüş.


Lastikçilerin çivi serptiği yollar
Osman amca, yıllar önce yaşadığı bir yolculuk anısını paylaşıyor: "25 bin mark değerinde bir BMW ile yolculuk yapıyorduk. Sınırdaki görevliler 'Sizin arabanız sekiz tane Moskviç ediyor, bu yüzden sizler çok zenginsiniz' demişti. Bilmiyordu ki, uzak ülkelerde zor şartlar altında neler çektiğimizi. Rüşvet istemenin bir sürü yolu vardı. Bugüne kadar hiç bilerek rüşvet vermedim. Ama bir seferinde yanımda götürdüğüm bir cihazın gümrüğe takıldığını ve para ödeyerek bunu kayıt ettirmem gerektiğini söylediler. Meğer parayı cebe indirmişler."
Yugoslavya ve Bulgaristan diğer gurbetçilere de 'İllallah' dedirtmiş. Yugoslavya'nın zaten berbat olan yollarına bir de lastik tamircileri çivi saçarmış. Bulgaristan'da ise arabaları bir suyun içinden geçirdikleri için iyice ısınan egzoz arıza yaparmış. Zorunlu tamirci molaları ve masrafları yolculuğun olmazsa olmazları. Avusturya'da yaşayan Osman ve Nercivan Cerit çiftinin anlattığına göre, Bulgaristan'a girişte resmi yetkililer, isteseniz de istemeseniz de mark karşılığında size Bulgar Levası satar ve ülkeden çıkışta paranın harcanıp harcanmadığını kontrol edermiş. Levalar duruyorsa en yakın şehre geri gönderilir ve paranın harcanması istenirmiş. Cerit çifti, "Bulgaristan'dan bir şeyler satın almak zorundaydık ama alacak pek bir şey bulamaz, yiyeceklerine güvenmezdik. Biz de her seferinde tabak çanak gibi eşyalar alırdık. Yıllardır dağıta dağıta bitiremedik bunları. Hâlâ ev Bulgaristan'dan aldığımız mutfak eşyası ile dolu." diye anlatıyorlar yaşadıklarını.
Artık rüşvet dahil böyle sorunlar pek yaşanmasa da gurbetçilerin Bulgaristan ve biraz da Sırbistan etabında çektiği zorluklar var. O yüzden bu ülkeleri hemen geçmek istiyorlar. Özellikle AB'ye girmiş olmasına rağmen Bulgaristan'ın yolları standartların çok altında. Yetersiz yönlendirme tabelaları, TIR'ları sollamak için tehlikeye atılmanızı zorunlu kılan tek şeritli yolları, birinden kaçsanız bile öbürüne girmeniz mukadder olan çukurlar ve genel anlamıyla düzensiz trafik peşinizi hiç bırakmıyor. Sırbistan'da ise kilometrelerce gittikten sonra hâlâ aynı rakamı gösteren tabelalar karşınıza çıkıyor. Günümüzde Hırvatistan, Slovenya ve kimi gurbetçilerin tercih ettiği Macaristan yollarında nispeten daha rahat yol alıyorsunuz. Avusturya ve Almanya'da haritada 'otoban' diye gösterilen her yolun tam anlamıyla otoban olmadığını anlıyorsunuz. Ama Avusturya'ya adım attığınızda gözünüze çarpan yüzlerce rüzgâr gülü, Almanya'nın girişinde arka arkaya sıralanan dev güneş enerjisi panelleri açıkça size 'biz gelişmiş ülkeyiz' mesajı veriyor.


Kapıkule'ye kadar durmak yok
Gurbetçilerin Almanya ve Avusturya etabına dair kayda değer pek anıları yok. Sıkıntılar ya da zorluklar insanın hatıralarında daha çok yer edindiğinden olsa gerek. Zaten Osman amcanın şu sözü bunu anlatıyor: "Almanya'nın yolları 30 sene önce de bugünkü gibiydi. Avusturya'da fena değildi. Biz Avusturya'dan çıkıp Yugoslavya'ya girince sorun yaşamaya başlardık."
Yollar, arabayla gelen gurbetçiler için çok önemli. Çünkü hepsi en kısa zamanda memleketine varmanın hesabını yapıyor. Genelde yol üzerindeki şehirlere uğramıyor, restoranlarda yiyip içmiyor, otellerde kalmıyorlar. Kısacası zorunlu ihtiyaçlar dışında durmuyorlar. Kapıkule onlar için en önemli eşik. Hatta gurbetçiler kendi aralarında Kapıkule'ye varış sürelerini karşılaştırıyor. İyi arabalara sahip bazı Türk gençlerinin 15-16 saatte Kapıkule'ye vardıkları kulaktan kulağa yayılıyor. Osman amca yanlarında çocukları olduğu için arabayı yavaş kullandı, sık sık mola verdi. Yolculuk Ramazan'ın son gününe denk geldiği için bir de iftar yaptılar sıla yolunda. Sonu 'bayram' ve 'düğün' olduğu için zahmetlere katlanmak zor olmadı.

Yazının orjinali ve fotolar için: (Kaynak)
CumaErtesİ Çile gurbetçim çile... ZAMAN (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1342188&title=cile-gurbetcim-cile&haberSayfa=1#)

dirlik
09 09 2012, 00:32
Yazıyı sıkılmadan, sonuna kadar bir solukta okudum, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...
evet gerçekten de vatan yolu, çile yolu....

VW_Passat
09 09 2012, 22:31
Nazilli den gelin vermiyoruz biz ;).

Evet bu cileyi burada kimse bilemez ! Cok güzel bir paylasin Enis abim Tesekkür ederim.

O yollarini kahrini araci süren, aracin kendisi (dili olsada söylese), aracin icindekiler anlatabilir ancak. Bu Istanbul dan - Van a gitmek degildir malesef.

Bir cok ülkeden geciyorsun, cepcisi, hirsizi, Polisi vs. bir türlü zorunlukla karsilasiyorsun, yani en ufak bir hataya bakiyor hersey. Gurbet de yasamak cok zor, izine 3 günüm kaldi cigerlerim yaniyorum adeta. Ayak uyduramasamda Trafik te agladigim günler bile olsada sinirimden yinede Vatan Topragimi, Memleketimi ve buradaki yakinlarimi cok seviyorum. Ayrilmak yine zor olacak, Kapikulede anli sanli Türk Bayragimizi gördügümde aglayasim geliyor ama gururuma yediremiyorum. Bir cok örnekler var ama ceken ve yasayan bilir bunlari.

lider75
09 09 2012, 22:36
Yasin annen Nazilliden sana bi gelin bulsaydı:-)

Y_o_L_c_U_38
09 09 2012, 22:38
abi o yoldan dun gelmis biri olarak bi sila yolu bu kadar guzel anlatilir diyorum:))

paylasim icin tesekkurler..

VW_Passat
09 09 2012, 22:39
Yasin annen Nazilliden sana bi gelin bulsaydı:-)

Bu sene kismet olmadi 2-3 aday vardi ama Annem de 3 ayligina geldigi halde ön hazirlik yapmamis yani :))

Y_o_L_c_U_38
09 09 2012, 22:42
Yasin annen Nazilliden sana bi gelin bulsaydı:-)
kahirli yazmis zaten, nazilliden kiz vermiyorlar sanirim almanyaya:))

Y_o_L_c_U_38
09 09 2012, 22:43
Bu sene kismet olmadi 2-3 aday vardi ama Annem de 3 ayligina geldigi halde ön hazirlik yapmamis yani :))
hayirlisi olsun yasinim ne diyelim:))

bu arada hanauda mola verdik A3 uzerinde shell den mazot aldik:))

orda olsan kesin arardim:))

aes08
09 09 2012, 22:45
Sıla-i Rahim gerçekten çok güzel anlatılmış. Yasin Abi'm 20 30 yıl sonra seni de yazarla Yasin amcanın Passeratiyle anıları diye :)

Paylaşım için teşekkürler :)

VW_Passat
09 09 2012, 22:45
hayirlisi olsun yasinim ne diyelim:))

bu arada hanauda mola verdik A3 uzerinde shell den mazot aldik:))

orda olsan kesin arardim:))

Abi sen döndünmü ne yaptin ???

VW_Passat
09 09 2012, 22:47
Sıla-i Rahim gerçekten çok güzel anlatılmış. Yasin Abi'm 20 30 yıl sonra seni de yazarla Yasin amcanın Passeratiyle anıları diye :)

Paylaşım için teşekkürler :)

Cok duyacaklari sey var o zaman, su yasimda bile 5 defa gidip 5 defa gelmis toplam 13.500km Sila yolu yapmis biri olarak bile bir cok anilar var :).

Y_o_L_c_U_38
09 09 2012, 22:49
Abi sen döndünmü ne yaptin ???


tanidik geliyormu buralar:))

http://i.imgur.com/Vfaaf.jpg

http://i.imgur.com/Fmb6m.jpg

VW_Passat
09 09 2012, 22:53
tanidik geliyormu buralar:))

http://i.imgur.com/Vfaaf.jpg

http://i.imgur.com/Fmb6m.jpg

Ahhh ahhh, yasamaz olaydim :agla1

Y_o_L_c_U_38
09 09 2012, 22:58
Ahhh ahhh, yasamaz olaydim :agla1


ya yasin o degilde neyi merak ediyorum biliyormusun sen o yollarda nasil ekonomi yapiyorsun???:sor1

hele hanau'yu gecince yol 4 serit kaymak gibi oluyor frankfurt'a dogru, passatla beraber aglattik asfalti:))):)))

HGYAYLA
10 09 2012, 01:34
Vay Be Soluksuz Okudum, Çok İçten Bir Yazı Olmuş, Ellerine Sağlık Herkesin :)